Anasayfa / Genel / TÜRKİYE’DE KOOPERATİFÇİLİK İLE İLGİLİ BAZI ÇELİŞKİ VE YANILMALAR

TÜRKİYE’DE KOOPERATİFÇİLİK İLE İLGİLİ BAZI ÇELİŞKİ VE YANILMALAR

TÜRKİYE’DE KOOPERATİFÇİLİK İLE İLGİLİ BAZI ÇELİŞKİ VE YANILMALAR

Ertuğrul GÜREŞCİ/ Dr.Öğretim Üyesi Kırşehir Ahi Evran Ü-İİBF, İşletme Bölümü-Kooperatifçilik ABD

Khwaja WALID/ Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü-İşletme ABD Öğrenci

Giriş

Kooperatifçilik, insanoğlunun birlikte sürdürülebilir bir yaşam için keşfettiği en mükemmel birlikteliklerden birisidir.

Dünyanın birçok ülkesinde, çeşitli alanlarda binlerce kooperatif ve bu kooperatiflerin de milyonlarca ortağı bulunmaktadır.

Özellikle son yıllarda, yerel kaynakların kullanımı, enerji, tüketici hakları, küçük üreticilerin koruma ve geliştirme gibi birçok alanda kooperatifleşme ilgi ve destek görmektedir.

Ülkemizde de kooperatifçiliğin ilkesel olarak kökeni, çok eskilere dayanmaktadır. İmece kültürü ile başlayan bu ortaklık, Ahi Birlikleri ile de daha kurumsal bir kimlik kazandığı söylenebilir. 1863 yılında Mithat Paşa’nın kurmuş olduğu ‘Memleket Sandıkları’, Türkiye’de modern kooperatifçiliğin başlangıcı olarak kabul edilmektedir.

Cumhuriyetin ilanından sonra ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, kooperatifçilik ile ilgili ileri ve önemli sayılabilecek adımlar atılmıştır.

Ancak Türkiye’de kooperatifçiliğin yeterli ve istenen bir düzeyde geliştiği söylenemez. Son yıllarda yapılan bazı çalışmalar ile Türk Kooperatifçiliği, belirli bir ilerleme kaydetse de bunların hızlanması ve geliştirilmesi gerekmektedir.

Türkiye’de Kooperatifçilik İle İlgili Bazı Çelişki Ve Yanılmalar

Türkiye’de kooperatifçiliğin yeterli ölçüde gelişmediği ile ilgili bazı göstergeler vardır. Bunlar, genel olarak kooperatifçilik konusunda ileri sayılabilecek AB Ülkeleri ve ABD ile mukayese edildiğinde daha da belirginleşmektedir.

Bu göstergeler;

  1. Yeterli sayıda kooperatif yoktur,
  2. Yeterli sayıda kooperatif ortağı yoktur,
  3. Ekonomik açıdan birçoğu güçsüzdür.
  4. Yasal bir birliktelik tam sağlanamamıştır,
  5. Kuruluş, yönetim ve organizasyonunda problemler vardır,
  6. Kooperatifçilik eğitimi yeterli düzeyde değildir,
  7. Kooperatifçilik anlayışında ve farkındalığında eksiklikler vardır,

Yukarıda ifade edilen sorunlar, Türkiye’de kooperatifçilik konusunda birtakım çelişki ve yanılmalara neden olabilmektedir. Bunlardan bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir: Kooperatifçilik kavramı ile ilgili olarak; bu kavram Latince kökenli bir kavram olup, köken itibari ile birlikte iş görme anlamındadır. Ancak dilimize geçince, hiç değişime uğramadan sadece telaffuz yönünden cooperative yerine kooperatif olarak kullanılmıştır.

Bu kelimenin Türkçede ki karşılığı veya Osmanlıcada ki Teavün kelimesi ile karşılanıp karşılanamayacağı bir muammadır. Ancak bilimsel terimlerin orijinali ile birlikte kullanılmasında sakınca yoktur. Çünkü bilim evrenseldir ve ortak bir dile sahiptir. Ancak bu kavramın Türkiye’de koperatif’ yani tek ‘o’ ile kullanılması yaygın bir durum olup aslında çok ta fazla bir yanılgıya neden olmamaktadır.

Türkiye’de kooperatif kavramı ile ilgili aslında en büyük yanılgı bu kavramın tanımlanması ile ilgili olanıdır. Yani kooperatif kavramının ne anlamda kullanıldığı önemlidir. Örneğin Türkiye’de kooperatife üye olunur şeklinde bir açıklama ve sözlü ifade yaygın olarak kullanılmaktadır. Oysa kooperatife üye olunmaz ortak olunur.

Bu yanılgı, bazen akademik çevrelerce de kullanılmaktadır. Kooperatif ile ilgili üye tanımlanması onu vakıf, dernek, sendika, siyasi parti gibi kar amacı olmayan STK ile birlikte anılmasına neden olmaktadır. Bu yanılgının tam olarak doğrusu; kooperatifler bir yardım, dayanışma kuruluşu değil, kooperatifler, karşılıklı yardımlaşmayı, dayanışmayı ve işbirliğini esas alan kar amaçlı ortaklı bir yapıdır.

Kısaca kooperatifler diğer kar amaçlı işletmelerde ki gibi karı önceleyen olmasa da karı ortaklaşa hedefleyen ve işbirliğine göre paylaşan ekonomik ve sosyal bir yapıdır.

Kooperatifçilik ile ilgili önemli bir yanılgı ve çelişkide kooperatifin bir işletme olup olmadığı şeklinde ki yaklaşımdır. Kooperatifler dünyanın her yerinde en azından gelişmiş ülkelerde kar amaçlı, toplumsal yararlığı olan birer ticari organizasyonlar olarak ele alınmaktadır. Kısaca kooperatifler ticari yaşamın ve sosyal yaşamın birer parçasıdır.

Günümüzde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, kooperatifler de diğer ticari işletmeler ile birlikte ele alınmış ancak son yıllarda bazı düzenlemeler ile bu durum daha da netleştirilmeye çalışılmıştır.

Kooperatifler eğer ticaret kanununda yer almışsa o zaman ilkesel olarak kooperatifler ticari birer kuruluş yani işletmelerdir. Ancak diğer işletmelerden de belirgin farkları da göz ardı edinmemelerdir.

Örneğin ortak sayısı, sermayeye sınırlı faiz ödenmesi, hisse senedinin olmayışı,  yönetim yapısı, denetim yapısı, kuruluş ve ana sözleşme gibi bir takım özel huşuları da bulunaktadır.

Kooperatifler birer işletme midir? Sorusunun aslında güzel bir cevabını da 2012 yılında ki BM’in kabul ettiği kooperatifçilik yılında ki temel slogan vermektedir

Bu sloganda ‘Kooperatifler iyi işletme kurar’ temasının olması, aslında kooperatiflerin birer işletmecilik faaliyeti olduğu veya işletmecilik faaliyeti yapabilecekleri vurgulanmıştır.

Kooperatifçilik ile ilgili Türkiye’deki bir başka çelişki ise kooperatifi kimlerin kurabileceği ile ilgilidir. Kooperatifi kimler kurar? Kooperatifçilik ortaklı bir girişimdir.

Kooperatifçilik bir üretim hareketidir ve üretimi paylaşabilmektedir. Kooperatifçilik demokratik bir yönetimi ekonomik çıkarlar içinde sürdürebilmektedir. Bu yüzdendir ki kooperatifleri tembel, miskin, üretmeyen ve sürekli yardım ve destek bekleyenler değil, üretmek isteyenler, toprağını ve ekonomik varlığını paylaşmak isteyenler ve bunu birlikte üreterek çoğaltmak isteyenler kurmaktadır.

Oysa Türkiye’de, sanki kooperatifler yardıma muhtaç kişilerin kurabildikleri bir yardımlaşma kurumu gibi algılanmaktadır. Türkiye’de çiftçilerin kredi temini için ortak oldukları Tarım Kredi Kooperatifi, bu algının oluşmasında bir ölçüde katkı sağlamaktadır.

Tarım Kredi Kooperatifleri, bu görevi yerine getirmekle birlikte bu çelişki için zemin de oluşturmaktadır. Kooperatiflerin müteselsil kefalet sistemi, çiftçilerin veya küçük esnafın özellikle kredi ve girdi temini kolaylaştırsa da, Türkiye’de bu kefalet sonucu hiçbir kooperatif ödenmeyen bir borç için taşın altına elini sokmadığı veya çekingen davrandığı da söylenebilir.

Kısaca kooperatif vasıtasıyla alınan bütün krediler yine bu borç güç bela da olsa alan tarafından ödenmektedir. Bu durum kooperatiflerde müteselsil kefal sisteminde de bir çelişki ve yanılgının oluşmasına neden olabilmektedir.

Türkiye’de kooperatifler ile ilgili mevcut üç yassın olması bu üç kooperatif tarzında yönetim, organizasyon, denetim ve bütçe konularında ayrışmaya neden olmaktadır. Çünkü bunların amaçları da birbirlerinden farklıdır.

Türkiye’de Tarım Kredi Kooperatifleri ve Tarım Satış Kooperatifleri ile ilgili ayrı iki yasaya ilaveten diğer bütün kooperatiflerin de bağlı bulunduğu 1163 sayılı kooperatifler yasası bulunmaktadır. Bu durum yasal bir ayrılık olsa da kooperatifler ile ilgili faaliyetleri ve varlıklarını devam ettirebilmelerindeki güç ve iradeyi de zayıflatabilmektedir.

Türkiye’deki bu yasal altyapı, kooperatiflerin kuruluş, sevk ve idaresinde de birtakım farklılıklarasın doğmasına neden olmaktadır. Bu kooperatiflerin istihdamında, özellikle Tarım Kredi ve Tarım Satış Kooperatiflerinin personel alımındaki KPSS şartı, onların birer devlet kurumu gibi algılanmalarına neden olmaktadır. Oysa hiçbir kooperatif devlet kurumu değildir ve orada çalışanlar da birer devlet memuru değildir Bu çelişki ve yasal durum, kooperatiflerle ilgili yeni tartışmaları da beraberinde getirmektedir. Türkiye’de kooperatiflerin kuruluş sürecinde bakanlıklar, ilgili il müdürlükleri sevk ve idare edebilmektedir. Ancak şu yanılgı ve çelişkinin de ortadan kalması gerekmektedir. Bu durum kooperatiflerin birer devlet kurumuymuş gibi yanlış algılanmasına neden olmaktadır.

Sonuç

Yukarıda sayılan birçok çelişki ve yanılgıların aslında temel nedeni, kooperatifçilik eğitiminden geçmektedir. Türkiye’de ilkokuldan başlayıp üniversiteye kadar kooperatifçilik ile ilgili bir örgün eğitimin ya da kurumsal bir eğitimin verilmemesi bu duruma zemin hazırlayabilmektedir. İlkokul, ortaokul ve lisede böyle bir eğitimin olmaması, kooperatifçilik konusundaki bilgilerin üniversiteye aktarılmasına neden olmaktadır. Yani sınırlı da olsa Türkiye’de bazı üniversitelerde lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde çok sınırlı da olsa bu eğitim yapılabilmektedir. Ancak zemini ve altyapısı olmayan bu eğitim de olsa bu durum, Türkiye’de ki kooperatifçilik konusunda ki yanılgı ve çelişkileri bir nebze önleyebilmektedir. Kooperatiflerle ilgili bakanlık düzeyinde yapılan tanıtım, fuar ve diğer etkinliklerinde bu yanılgı ve çelişkilerin düzelmesine olumlu katkı sağladığı da söylenebilir Ancak bunlara da üniversitelerin, basın ve medya kuruluşlarının, Milli Eğitim Bakanlığı’nın da paydaş olarak katılmasında fayda olacaktır.

Kaynakça

  1. Güreşci, E., Gönç, M. (2017). Türkiye’de Kooperatiflerin Temel Sorunları Ve Çözüm Önerileri Üzerine Düşünceler, Üçüncü Sektör Sosyal Ekonomi,2017,52 Özel sayı
  2. Güreşci, Ertuğrul., Aktürk, Oktay. (2015). ‘‘An Investigation on Activities of Agricultural Cooperative: The Example of İspir District’’ Route Educational and Social Science Journal. 2(2), 295-312.
  3. https://ticaret.gov.tr/kooperatifcilik
  4. Koç, Hakan, (2001).  Kooperatifçilik  Bilgileri,  Nobel  yayın Dağıtım, Ankara
  5. Serinikli, N., Kumkale, İ (2012). Türkiye’ Deki Kooperatif Üst Örgütlerinin (Bölge Birliklerinin) Sorunları Ve Çözüm Önerileri, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Haziran 2012 Cilt 14 Sayı 1 (269-290).

Kaynak: Karınca eylül/2020-1005 sayı

Hakkında kooperatif

Check Also

KOOPERATİF TANIMI VE FAYDALARI – ABDULLAH ÇAVUŞ/E.VERGİ MÜFETTİŞİ (18.03.2023)

KOOPERATİF TANIMI VE FAYDALARI ABDULLAH ÇAVUŞ/E.VERGİ MÜFETTİŞİ (18.03.2023) Ülkemizde kooperatifçilikle ilgili özel ve temel kanun …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir